Ana içeriğe atla

Uyuyan Çingene - Henri Rousseau

 

Henri Rousseau'nun Uyuyan Çingene (1897) eseri, gerçek ile hayal unsurlarını birleştiren, gizemli ve şiirsel bir tablo olarak sanatçının özgün stilini yansıtır. Resimde, bir kadın, doğu esintili bir kostümle, çöl ortasında yalnız bir şekilde uyumaktadır. Yanında bir mandolin ve su testisi bulunur. Bu kadının yanında bir aslan durmakta ve onu kokluyor gibi görünmektedir, ancak zarar vermemektedir. Ay ışığıyla yıkanan sahne, huzurlu ve büyüleyici bir atmosfer yaratır.

Bu eser, Rousseau’nun “resmedilmiş şiir” olarak tanımlanan hayal gücünün bir yansımasıdır. Kadının gezgin ve sanatsal kimliği, bohem kişiliğini vurgular; özgürlüğü ve yaratıcılığı simgeler. Bu, 19. yüzyılda kadınların tasvirleri açısından sıra dışı bir yorumdur. Rousseau’nun kendisini bir dışlanmış sanatçı olarak gördüğüne dair bir ima olabilir.

Tablo, sembolizm açısından oldukça zengin. Aslan, doğanın merakını ya da yaklaşmakta olan tehlikeyi temsil ediyor olabilir. Kadının hafifçe aralık olan gözleri, bir uyanıklık ile rüya hali arasında kalmış gibi bir izlenim bırakır. Rousseau, insan dünyası ile hayvanlar alemi arasında narin bir denge kurar. Ayrıca, Rousseau'nun diğer tablolarındaki zengin orman manzaralarının aksine, burada kullanılan çöl ortamı oldukça sade ve keskindir.

Resmin dini bir yorumu da mevcuttur. Bazı kaynaklar, bu görüntünün aziz Mary of Egypt’in hikâyesinden esinlendiğini, manevi bir anlam taşıyabileceğini öne sürer. Mary'nin ölümünden sonra bir aslanın ayaklarını yaladığı anlatısı, halk arasında popüler bir kültürel imgelerden biri olmuştur.

Rousseau'nun keskin hatları ve düz perspektifi, onu avangart sanatçılar arasında öne çıkardı ve bu eseri, Sürrealizm gibi gelecek sanat akımlarını etkiledi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ödül Aldı ama Vize Alamadı

Son dönemde yaşanan birbirinden ilginç vize krizlerine bir yenisi eklendi. Hollanda, Kraliyet Onur Ödülü verdiği yönetmen Kutluğ Ataman’a vize vermedi. Hollanda Kraliyeti’nin Onur Ödülü verdiği yönetmen Kutluğ Ataman Hollanda’dan vize alamadı. Son dönemde yaşanan vize krizlerine bir yenisi eklendi. Hollanda, Kraliyet Onur Ödülü’ne layık gördüğü yönetmene vize vermedi. Ataman olayı twitter hesabında paylaştı. Hollanda’dan Cevap Geldi Yönetmen, “Hollanda kraliyetinden “Avrupa kültürüne vermiş olduğum katkılardan” dolayı ödül aldım (ne katkısı sormayın, sadece sanatçıyım). Hollanda’ya gitmek gerekti. Vize vermediler. Bu vesileyle Avrupa kültürüne dışarıdan katkı veriyor olduğumu idrak ettim” diye yazarak durumu eleştirdi. Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu 1.3 milyon kez görüntülenen tweet’e yanıt verdi. Yönetmenden bir e-posta göndermesini isteyen konsolosluk, sürecin kontrol edileceğini yazdı. Ataman da e-postayı göndereceği cevabını verdi.

5.000 Yıllık Bir Gizem: İndus Vadisi Yazısını Çözene 1 Milyon Dolar Ödül!

 Tarih boyunca birçok antik uygarlık geride bıraktığı eserlerle günümüz insanına önemli ipuçları sundu. Mısır hiyeroglifleri, Sümer çivi yazısı ve Fenike alfabesi gibi sistemler, geçmişi anlamamıza yardımcı oldu. Ancak, bazı yazılar hâlâ gizemini koruyor ve arkeologlar ile dilbilimciler için büyük bir muamma olmayı sürdürüyor. Bunlardan biri de İndus Vadisi Uygarlığı’nın geride bıraktığı, şimdiye kadar çözülememiş 5.000 yıllık yazı sistemi. Hindistan'ın Tamil Nadu eyaletinin başbakanı M.K. Stalin, bu antik yazıyı çözen kişiye veya ekibe 1 milyon dolar ödül verileceğini duyurdu. Bu duyuru, dünya çapındaki akademisyenlerin ve tarih meraklılarının dikkatini çekti. İndus Vadisi Uygarlığı ve Gizemli Yazısı İndus Vadisi Uygarlığı, yaklaşık M.Ö. 3300 ile M.Ö. 1300 yılları arasında Hindistan ve Pakistan’ın bugünkü topraklarında varlığını sürdüren gelişmiş bir medeniyetti. Harappa ve Mohenjo-Daro gibi büyük şehirleriyle bilinen bu uygarlık, gelişmiş şehir planlaması, kanalizasyon sistemleri...

Asi Ruhun Fırçası: Gustave Courbet ve Gerçekçiliğin Doğuşu

Sanat tarihinde bazı isimler vardır ki, eserleriyle olduğu kadar kişiliğiyle de akıllara kazınır. İşte Gustave Courbet de tam olarak böyle bir isim. 19. yüzyıl Fransası'nda sanat dünyasını kasıp kavuran gerçekçilik akımının öncüsü, asi ruhlu bir ressam... Gelin, birlikte bu etkileyici sanatçının dünyasına ve eserlerine bir yolculuk yapalım. Doğu Fransa'nın Ornans kasabasında, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Courbet, Paris'e hukuk okumaya gitse de kalbi hep sanat için attı. Louvre Müzesi'nin koridorlarında, eski ustaları inceleyerek kendi stilini geliştirmeye başladı. Ancak akademik sanatın katı kurallarına sıkışıp kalmak ona göre değildi. O, gündelik hayatı, sıradan insanları, doğayı olduğu gibi, tüm çıplaklığıyla tuvale yansıtmak istiyordu. İşte bu istek, onu "gerçekçilik" akımının öncüsü haline getirecekti. Courbet'nin en bilinen eserlerinden biri, hiç şüphesiz "Ornans'taki Cenaze Töreni" (A Burial At Ornans). Devasa boyutl...