Ana içeriğe atla

Contemporary İstanbul 19. Edisyon: Sanatın Gücü ve Yenilikçi Perspektifler



Contemporary İstanbul, Türkiye'nin en prestijli sanat fuarlarından biri olarak bu yıl 19. edisyonuyla sanatseverlerle buluşuyor. 23-27 Ekim 2024 tarihlerinde düzenlenen fuar, 503 sanatçının 809 eserini sanatseverlerle buluşturacak. Fuarın ön izleme günü 23 Ekim’de yapılacak, ardından 24-27 Ekim tarihlerinde genel ziyaretçilere kapılarını açacak. Bu yılın dikkat çekici programlarından biri, İspanyolca konuşulan ülkeler ve Latin Amerika ülkelerine odaklanıyor. İstanbul'un tarihi Tersane bölgesinde gerçekleşecek olan fuar, sanatseverleri çağdaş sanatla buluştururken şehirle sanat arasında bir köprü olmayı amaçlıyor.

Contemporary İstanbul’un Yükselişi



Contemporary Istanbul’un büyüme süreci, sanat dünyasındaki etkisini her geçen yıl artırarak devam ediyor. Contemporary Istanbul Yönetim Kurulu Başkanı Ali Güreli, 23 Ekim'deki basın toplantısında yaptığı açıklamada, İstanbul’un dünya çağdaş sanat sahnesindeki önemine vurgu yaptı. Güreli, İstanbul'u küresel çağdaş sanat merkezlerinden biri haline getirmek amacıyla yola çıktıklarını ve bugün bu hedefe yaklaştıklarını belirtti. Ayrıca, Türkiye’nin “yumuşak güç” markalarından biri haline gelen Contemporary Istanbul’un, sanatı sadece sergilemekle kalmayıp, Türkiye’nin uluslararası arenadaki kültürel ve sanatsal etkisini artırdığını vurguladı.

Güreli, sanatın birleştirici ve iyileştirici gücünün altını çizerek, dünyanın içinde bulunduğu belirsizlikler karşısında sanatın umut dolu bir alan sunduğunu belirtti. 2006 yılında dünyadaki 21. sanat fuarı olarak başlayan Contemporary Istanbul, bugün 350'den fazla sanat fuarı arasında yer alıyor. Bu yılki etkinlik, yalnızca sanatseverler için bir buluşma noktası değil, aynı zamanda çağdaş sanatın topluma yayılmasını ve sanatçılar için daha geniş fırsatlar yaratılmasını hedefleyen önemli bir platform.

İstanbul’un Sanat Merkezi Olarak Yeniden Konumlanması



Contemporary Istanbul, sadece Türkiye'nin değil, dünya sanat pazarının da önemli bir oyuncusu haline gelme yolunda ilerliyor. Ali Güreli, 20. yaşlarına doğru ilerlerken İstanbul’u yeniden bir çağdaş sanat üretim merkezi olarak konumlandırma hedefini vurguladı. Bu hedef doğrultusunda, kamu ve özel sektörün birlikte hareket ederek, çağdaş sanat üretim alanları kurulması ve sanatın İstanbul’un kamusal alanlarında daha geniş yer bulması gerektiğini belirtti. Özellikle sanat yatırımlarının teşvik edilmesi, galerilerin uluslararası sanat fuarlarına katılımının desteklenmesi ve kurumsal koleksiyonculuğun yaygınlaşması, çağdaş sanatın daha da gelişmesi için kilit adımlar olarak öne çıkıyor.

İspanya ve Latin Amerika Odaklı Program

Bu yıl fuarda öne çıkan en dikkat çekici temalardan biri, İspanya ve Latin Amerika ülkelerine ayrılan özel konuk programı. Spain & Latin America Focus başlığı altında gerçekleştirilen bu programda, İspanya ve Latin Amerika ülkelerinden birçok önemli galeri yer alacak. Bu kapsamda, São Paulo’dan Andrea Rehder Gallery, Sevilla’dan Berlin Galleria, Madrid’den Galería Jose de la Mano ve Buenos Aires’ten W Galeria gibi galeriler fuara katılacak. Program ayrıca, İspanya’nın Türkiye Büyükelçiliği ve Madrid Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenen ‘Born in the Seventies’ sergisine de ev sahipliği yapacak. Bu sergide, İspanya’dan seçilen 21 sanat eseri, İstanbul'daki sanatseverlerle buluşacak.

Sanat ve Şehir Arasındaki Bağ: The Yard Açık Hava Sergisi

Contemporary Istanbul’un en ikonik bölümlerinden biri haline gelen The Yard Açık Hava Sergisi, bu yıl da Haliç kıyısında sanatseverlerle buluşacak. Cenevre’deki Sanat ve Tarih Müzesi'nin direktörü Marc Olivier Wahler’in küratörlüğünde gerçekleşen sergide, Anselm Reyle, Bilal Hakan Karakaya, Etienne Krahenbul ve Ugo Rondinone gibi uluslararası sanatçıların eserleri sergilenecek. Bu açık hava sergisi, İstanbul'un tarihi dokusu ve çağdaş sanatın birleştiği özel bir alan sunarak, sanatseverlere şehrin kültürel zenginliklerini sanatla deneyimleme fırsatı sunuyor.

CIF Dialogues: Dijital Sanat ve Yapay Zekâ Tartışmaları

Contemporary Istanbul’un bir diğer önemli etkinliği olan CIF Dialogues konferans programı, bu yıl da birçok uluslararası ismi ağırlayacak. İki gün sürecek olan programda, gazeteci Fatih Altaylı, The Yard Açık Hava Sergisi’nin küratörü Marc Olivier Wahler ve BMW Grubu’ndan Dr. Stella Clarke gibi isimler sanat ve yapay zekâ üzerine konuşmalar yapacak. Özellikle dijital sanatın ve kripto sanata odaklanan oturumlar, geleceğin sanat dünyasına dair önemli tartışmaların yapılacağı bir platform sunacak.

Özel Projeler ve Yenilikçi Yaklaşımlar



Bu yıl fuarda öne çıkan projeler arasında, BMW’nin renk değiştirme teknolojisini sergilediği “BMW i5 Flow NOSTOKANA” aracı ve görsel sanatçı Quayola’nın LG OLED iş birliğiyle sunduğu “Jardins d’Été” adlı video serisi yer alıyor. Ayrıca, Akbank Sanat’ın “Oyun Oyunu Bozar” adlı heykel sergisi ve Trendyol Sanat’ın Candaş Şişman iş birliğiyle sunduğu “SYN-Phon” adlı çalışma, fuarın yaratıcılık ve teknolojiyle olan bağlantısını gözler önüne seriyor.

Contemporary Istanbul 19. edisyonu, sadece sanat dünyası için değil, şehir için de önemli bir kültürel etkinlik haline gelmiş durumda. Sanatın iyileştirici gücünü, farklı coğrafyalardan sanatçıları ve yenilikçi projeleri bir araya getirerek, İstanbul’un çağdaş sanat merkezi olma yolundaki konumunu güçlendirmeye devam ediyor.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ödül Aldı ama Vize Alamadı

Son dönemde yaşanan birbirinden ilginç vize krizlerine bir yenisi eklendi. Hollanda, Kraliyet Onur Ödülü verdiği yönetmen Kutluğ Ataman’a vize vermedi. Hollanda Kraliyeti’nin Onur Ödülü verdiği yönetmen Kutluğ Ataman Hollanda’dan vize alamadı. Son dönemde yaşanan vize krizlerine bir yenisi eklendi. Hollanda, Kraliyet Onur Ödülü’ne layık gördüğü yönetmene vize vermedi. Ataman olayı twitter hesabında paylaştı. Hollanda’dan Cevap Geldi Yönetmen, “Hollanda kraliyetinden “Avrupa kültürüne vermiş olduğum katkılardan” dolayı ödül aldım (ne katkısı sormayın, sadece sanatçıyım). Hollanda’ya gitmek gerekti. Vize vermediler. Bu vesileyle Avrupa kültürüne dışarıdan katkı veriyor olduğumu idrak ettim” diye yazarak durumu eleştirdi. Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu 1.3 milyon kez görüntülenen tweet’e yanıt verdi. Yönetmenden bir e-posta göndermesini isteyen konsolosluk, sürecin kontrol edileceğini yazdı. Ataman da e-postayı göndereceği cevabını verdi.

5.000 Yıllık Bir Gizem: İndus Vadisi Yazısını Çözene 1 Milyon Dolar Ödül!

 Tarih boyunca birçok antik uygarlık geride bıraktığı eserlerle günümüz insanına önemli ipuçları sundu. Mısır hiyeroglifleri, Sümer çivi yazısı ve Fenike alfabesi gibi sistemler, geçmişi anlamamıza yardımcı oldu. Ancak, bazı yazılar hâlâ gizemini koruyor ve arkeologlar ile dilbilimciler için büyük bir muamma olmayı sürdürüyor. Bunlardan biri de İndus Vadisi Uygarlığı’nın geride bıraktığı, şimdiye kadar çözülememiş 5.000 yıllık yazı sistemi. Hindistan'ın Tamil Nadu eyaletinin başbakanı M.K. Stalin, bu antik yazıyı çözen kişiye veya ekibe 1 milyon dolar ödül verileceğini duyurdu. Bu duyuru, dünya çapındaki akademisyenlerin ve tarih meraklılarının dikkatini çekti. İndus Vadisi Uygarlığı ve Gizemli Yazısı İndus Vadisi Uygarlığı, yaklaşık M.Ö. 3300 ile M.Ö. 1300 yılları arasında Hindistan ve Pakistan’ın bugünkü topraklarında varlığını sürdüren gelişmiş bir medeniyetti. Harappa ve Mohenjo-Daro gibi büyük şehirleriyle bilinen bu uygarlık, gelişmiş şehir planlaması, kanalizasyon sistemleri...

Asi Ruhun Fırçası: Gustave Courbet ve Gerçekçiliğin Doğuşu

Sanat tarihinde bazı isimler vardır ki, eserleriyle olduğu kadar kişiliğiyle de akıllara kazınır. İşte Gustave Courbet de tam olarak böyle bir isim. 19. yüzyıl Fransası'nda sanat dünyasını kasıp kavuran gerçekçilik akımının öncüsü, asi ruhlu bir ressam... Gelin, birlikte bu etkileyici sanatçının dünyasına ve eserlerine bir yolculuk yapalım. Doğu Fransa'nın Ornans kasabasında, varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Courbet, Paris'e hukuk okumaya gitse de kalbi hep sanat için attı. Louvre Müzesi'nin koridorlarında, eski ustaları inceleyerek kendi stilini geliştirmeye başladı. Ancak akademik sanatın katı kurallarına sıkışıp kalmak ona göre değildi. O, gündelik hayatı, sıradan insanları, doğayı olduğu gibi, tüm çıplaklığıyla tuvale yansıtmak istiyordu. İşte bu istek, onu "gerçekçilik" akımının öncüsü haline getirecekti. Courbet'nin en bilinen eserlerinden biri, hiç şüphesiz "Ornans'taki Cenaze Töreni" (A Burial At Ornans). Devasa boyutl...